29 Haziran 2021 Salı

İNSANIM

 



https://youtu.be/9t7SclAXoQw

Yürüyüş yollarında ters yöne yürürüm, kurallara uymam; ancak toplumu zora da sokmam. Ben saygılı ve bir o kadar da kavgacı bir vatandaşım. Benden sadece hakkını alırsın, fazlasında aşılmaz gövdemle dikilirim karşına. Esasen uyumlu biriyimdir, ancak bu tavrı hak etmeli karşımdaki. İki yüzlülerle anlaşma yapmam. Kim olduğumu bilmem, ama haddimi bilirim. Kim olduğum benimle ilgilidir, başkasını bu tartışmaya ortak etmem. Kim olduğumu bilmesem de kim olmadığımı bilirim. Ancak ikili okuma yapıp zıttımdan kendimi bulmaya çalışmam. "Kötü değilim, öyleyse iyi olmalıyım" demem, bunu yalnızca totaliterler yapar. Kendime etiket koymam, sıfatlarla sınırlamam; ancak davranışlarımla tasvir ederim. İnsanları tanırım, buna rağmen çıkarımlarımı gerçeğim yapmam. Gerçek de görecelidir zaten, her neyse.

Her şeyi eleştiririm, en çok kendimi. İnsanları kırmaktan korkmam, ancak onarmayı da bilirim. Üzmek mi daha kötüdür, yalan mı? Yalan bir güzelliktense çirkin bir gerçekliği yeğlerim. Hayal kurmam, hedef belirlerim. Hayal kurabilmeyi dilerim, ancak bunu denemekten de geri dururum. Savunma mekanizmam çok hızlı çalışır, kendimi en çok bu yüzden eleştiririm. Diğerleri saldırı niteliğinde bir cümle kurduğunda gardı kaldırmadan önce farkındalığın verdiği ölçülülükle iletişimi germemeyi denerim. Ancak niyeti anlamalıyım, yoksa masayı terk ederim. Hayatta yalnızca sinsilerden korkarım. Ahlakları ve düzenleri yoktur; pusuya yatmış zehirli yılanlara benzerler, ancak yılanların bile nerede karşıma çıkacağını kestirebilirim. Kendime güvenirim, ancak yine de kendimden çok korkarım. Kendimi öngöremem, bu nedenle kimseye söz vermem. Denge tutturmayı denedikçe ölçüyü kaçırırım. Henüz büyümedim mi yoksa?

Sevdiğim insanlar olur, ancak insan olmanın kendisini sevmem. Herkes yeterli ortam ve belirli şartlarda her şeyi yapar, kimseye yüzde yüz güven duymam; kendime bile. Yine de "kendimden başka kimim var" deyip en çok bana sarılırım. İnsanlar bunu yapmayı bilmeli, bilmiyorsa da öğrenmenin yolunu bulmalı. Kendine sarılamayan biri kimseyi gerçekten kucaklayamaz. 

Eveleyip gevelemeyi sevmem. Doğru ya da yanlışa inanmam, her şey içinde bulunduğu bağlamda anlam kazanır. Erdemi şartlarla ölçerim, sonuçla değil. Yine de bu küçük gezegende gerçekten iyilik ve sevgi olduğuna inanmam. Bana göre insanın olduğu yerde mutlak kötülüğe şahit olmak kaçınılmazdır.

Duygularımı abartmam, aşırıya kaçtığım tek şey insanlara olan öfkemdir. Farkındayım; ancak düzeltmeye çalışmam, gerekli de görmem, Zira insanın tüm çirkinliğine rağmen yeni birini tanımaktan kaçınmam ve onlara sarılmaya gayret ederim. Çelişkili mi? İyi dinlemiyorsunuz. 

Hayatı hep sorgular, ancak gerçekten cevap bulmayı ummam. Zira sorularımın yanıtı olmadığını bilirim. Yalnızca sorgulamaktan keyif alırım. Mazoşizm sadece fiziksel midir?  Herkesin bunu yapması gerektiğine, mühim olanın yanıt bulmak değil, soru sormak olduğuna inanırım. Tartışılır mı, kesinlikle tartışılır. Peki fikirleriniz umurumda mı, asla değil. 

Bir elin parmağını geçmeyecek sayıda insana gerçekten değer veririm. Bu nedenle de çoğunlukla insanları umursamam.  Diğerlerinin hakkımda ne düşündüğü kendileri ile ilgili bir mevzudur, hepsini bertaraf edebilirim. Hakkımda ifade edilen gerçekten uzak, yafta niteliğindeki düşüncelerle başa çıkabilirim. Ancak günün sonunda elime kalan kendime dönük şüphelerim olur. Herkese göğüs geren ben, bir kendimle baş edemem. 

Güçlü olduğumu iddia etmem. Güçlü olduğum bir konu varsa da mecbur kalmışımdır, kendimle övünmem. Övünenleri de sevmem. Ötede eğlenin. İnsan ne kadar güçlü ve güzel olabilir ki zaten, övünülecek yandan çok eleştirilecek yanımız olduğuna inanırım. Kendimizle savaşalım demiyorum, ancak arada bir çimdiklemek iyidir. Kendine getirir. Böylece unutmam nereden geldiğimi. Özü önemserim; ancak gizde kalanını değil, gözler önüne serileni. Kimse müneccim değil.

Dünyaya uzaktan bakınca tüm küçük, güzel nüansları görmekten alıkoyacak çirkinliği görürüm. Acımasızlığı ve gaddarlığı, çaresizliği ve intiharı, kötülüğü ve kötüleri. Kör olmayı dileyecek kadar net görürüm. Sonra bu karanlığın içinde yaşamaya değer bir şey ararım. Büyütecimi kullanıp saatleri, günleri, ayları öldürürüm; bu dünyada yaşamaya değer bir şey arar dururum. Sevmeye ve tahammül etmeye değer bir şey, hayatıma koymaya değer. Yeterince ararsam kendimi kandıracak bir şeyler bulurum da günü kurtarırım. Örneğin; kelimelerle oynamayı severim, yürüyüş yollarında ters yürürken insanların garipsemesini de. Gazete kokusunu ve serin havayı. Son sigarayı severim, daha güzeldir. Dar yolları, geniş yürekleri ve kağıtla kaplanmış defterleri. Demlikte kalan son ıhlamur yaprağını ve ahşap sandalyeleri. Başkalarının otoparkına tünemeyi, yabancılığımı somutlaştırmayı ve bir de sıcak tenleri severim. Ancak gerçeğin güzde saklı olduğunu bilirim. Her güz, yeniden başlarım kendimi yalanımın kurbanı etmeye.  

İnanmam, ama umut ederim. Umutlarımı beklentiye çevirmeyecek kadar akıllı, güzelliği keşfetmeye kalkacak kadar tutarsızımdır. Yoku arar dururum. Bir şeylere devam etme isteği sadece güzellikten mi beslenir? Yine de bilirim, her şeyin yolunda olması beni rahatsız eder. Kusuru ve kusurluları severim, tıpkı kendim gibi. Her şey tastamam olunca bunun idealize edilen bir şey olarak kalması gerektiğini düşünüp bozarım. Keder kalmayınca keder arar, yokuşsuz yollara girmek istemem. Utanmadan yokuş çıkmaktan söylenirim bir de. 

Hep aynı çıkmaz sokakta bulurum kendimi, aslında ruhumu kendim alırım tahakküm altına. Zorbalıktan dem vururum bir de. Kendimi tanımak ister, kendime selam vermekten korkarım. Kendimi aradığımı iddia eder, kendimi bulacağım sokağın zıttına yürürüm. Utanmam mı? Şeffaflık; başkalarına değil, kendime şeffaflık. Herkese gösterdiğim o açık sözlülüğüm nerede? Götüme mi kaçtı? Kaçar tabi, insanım.